19 Ağustos 2011 Cuma

canım babam...sevgili babam..

babama dair ; kısacık bile olsa  yazmak,hatta onu düşünmek bile güzel..mis kokulu babam...canım babam..sevgili babam...bitmeyen özlemim,sınırsız sevgimin sahibi,güzel yüreklim...senden benim ve insanların öğreneceği o kadar çok şey var ki,ne olursun kendine dikkat et babam...şefkat babam...merhamet babam...süperman babam...korkularımın gardı ; senden bir gün ayrılacağım korkusunun bile...çünkü bilmek güzel,gerçek olan dünyada sonsuza dek birlikte yaşayacağımızı...Allah'ın baba olarak seni bana seçmesi...en güzel , en kıymetli hediyem...sonsuzum benim...benim..benim..benim...ha bir de ablamın tabi =))

13 Ağustos 2011 Cumartesi

cin ali'nin cin ayşe'si...

küçük,minik,fiyakasız da olur kahramanlıklar..bir günah işlemiş gibi elleri soğuk değil...her gün yeniden ölen umutlar gibi değil...hayatın cin ali'sinin cin ayşe'si gibi...bir kalem çiziğiyle mutlular.çok mutlular..ama mutsuz etmekte  bir o kadar kolay,aman ha dikkat etmek lazım noktalara bile..onlar mutlu kahramanlar,tam da ortasından dalmamak lazım hayatlarına...kaba davranmamak lazım zira paldır küldür kırılmaz kalp,öncelikle "çıt" diye bir ses duyulur..ama kalp çalışkan..minnacık ve çalışkan...durmaz ki...duracakmış gibi hissedersin ama yine de devam ...hayatın cin ali'si ne de olsa kararlı bulmaya cin ayşe'sini...oysa ki kalplerimiz ne kadar kıymetli.o minnacık haliyle nasılda mutlu,tuhaf ama beslendiği tek şey de incelikler;onları esirgiyorlar...hoyrat davranıyorlar...kalp durmuyor ama "çıt" edip,soluyor bir süreliğine..soluk kalp...yama yapmamak lazım kalplere,gün gelir de su alır oralardan,batarsın azizim mazallah...
bu yazı burada biter çünkü  lilly uyuyakalmış...uyandıramam onu;kıyamam ki...devamı sonra.

18:16lilly uyandı...(sanırım lilly'de benim gibi Amy Winehouse sever.çünkü back to black'ı açtığım anda gözlerini açtı,5.kez dinleyene  kadar karşımda dans etti.dans yeteneği bile var;seni seviyorum lilly)  :)
ne demiştik azizim...yolda yürürken aniden geri dönmek istersin hani bazen;zamanı gelmiştir sanki...çünkü "kalbinin götürdüğü yere git"lerin bazen  zamansız,bazen sert bir u dönüşü gibi,bazende kös kös dönüşleri olabiliyor..bir ömür hayali ile çıkılan yollardan isteksiz sapmalar falan..hafıza problemim malum;öyle ki sevgilim olsa adını unutup telefon rehberine bakarak hatırlayacak bir tipim.azizim açık verdim ;desene ondan yalnızım:))ancak aklımdan silinmemiş bir replik ..film Eternal Sunshine.
-wait,wait,wait...just wait..
-wait ;why?
-I don't know..just wait...
nedenleri çok mu önemlidir;gitmelerin,kalmaların,sevmelerin,özlemelerin,hatırlamaların...değil ki.gitmişim işte bu kadar.hatırlamışım azizim ne yapacaksın, neden deyip duruyorsun da ;nedenini bilmen sonucu mu değiştirecek?hem neden müdahale ediyorsun ,benim sonuma..bilmiyor musun sanki benim "son"larım her daim mutlu.ama sanırım sen biraz karamsarsın..o yüzden de çık git hayatımdan.
ya da dur gitme...toz pembe dünyamı toza bulayıp, pembelerimi de alıp gitme......kal yanımda,gel birlikte pembe ama toz değil fuşya pembe bir dünya kuralım..cin ali cin ayşe'sini bence orada bulacak...onlar zaten mutlu,bizim mutluluğumuzla daha da mutlu olacak dünya. hayır;hiç ütopik bir fikir değil..hıhh!sen çok biliyorsun. bu arada lilly yeniden dans ediyor 15. kez back to black eşliğinde...amy,ben,lilly,cin ali ve ayşesi...mutluyuz...

en kolay olan...... denemek ise bedava!=)


"sevmek" bizim içimizde...kimilerinde ise biraz derinlerde..ama bulduğumuz an hayatı kolaylaştıran bir enstrüman o halde aramak için üşenmeyelim,hemen bulamazsak pes etmeyelim,geç kaldığımızı düşünürsekte umutsuzluğa kapılmayalım..sevgiyi içimizde biryerlerde ararken ,kendimize yolculuğa çıkıp KENDİMİZİ KEŞFEDELİM..benim kendimi keşfetme mutluluğumda hayatımın bir şekilde kıyısından köşesinden geçen,beni seven sevmeyen,üzen üzmeyen,gören görmeyen herkese teşekkürler...=))